Müzenin Tarihi ve Kuruluş Gayesi :
" İstanbul'da Sağlık Müzesi ilk defa Sultanahmet Divanyolu'nda 1917 yılında kurulmuştu. O günkü adıyla "Sıhhiye Müzesi" olan bu müessesenin gayesi halkı sağlık ve hastalık hakkında bilgilendirmekti.O yıllarda verem, frengi, çiçek, tifo, tifüs, sıtma gibi hastalıklar çok görülüyor, nüfusun büyük bir kısmını etkiliyordu. Ayrıca hastalıklarla mücadelenin yanında hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenme, beden ve çevre temizliğini de öğretmek gerekiyordu. Bu gaye ile 1915 yılında Sıhhiye Umum Müdürü Dr. Adnan (Adıvar) bir "Sıhhiye Müzesi" kurulmasına karar verir ve bu görevin başına Dr. Hikmet Hamdi'yi getirir.Dr. Hikmet Hamdi hem iyi bir doktor hem de iyi bir ressam ve hattattır. Dr. Hikmet o yıl Berlin'e bu konuyu öğrenmek için gönderilir. Yurda döndüğünde Cağaloğlu'ndaki Sıhhiye Müdüriyeti Umumiyesi binasında( eski Sağlık Müdürlüğü binasında) bir odada müze hazırlıklarına girişir.
23 Temmuz 1918 günü müzenin resmi açılış töreni yapılmıştır.1920 yılında İtilaf devletleri İstanbul'u resmen işgal edince Sağlık müzesinin bulunduğu binaya da İtalyan askerleri tarafından el konulmuştu. Müracaatlar üzerine bir müddet sonra müze İtalyan askerlerinden boşaltılıp tekrar sahibine iade edilmişti. Bu zor geçen mütareke dönemi bitip Ankara Milli Hükümeti Türkiye Cumhuriyetini kurduğunda, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti(Sağlık Bakanlığı) müze ile yakından ilgilenmiş, sağlık alanında önemli rol oynayan bu müzeden Ankara ve Anadolu'da 13 vilayette de kurdurulmuştu.
1939'da bina büyük bir tamir görmüş. İçindeki birçok değişiklikler yapılıp, binanın giriş katındaki dükkânlar binanın hizmetine verilmiş, bahçesinde 250 kişilik sinema yeri yaptırılmıştı. Anatomi fizyoloji tablolarının sergilendiği salon açılmıştı.1940 yılında harp tehlikesine karşı zehirli gazlardan korunma yolları halka öğretilmeye başlandı. Müze ayda ortalama 8-10.000 kişiye hizmet veriyordu.1960'lı yıllara kadar İstanbul'da her ilkokulun defalarca ziyaret ettiği, halkın çok iyi tanıdığı, Sağlık Müzesi işlevini yavaş yavaş kaybetmiş, 1988-89 yılları arasında onarıma girmiş, ardından Sağlık Grup Başkanlığı ve Kuduz Merkezi'ne dönüşmüştür.2002 yılı onarımı ile Sağlık Müdürlüğü ek hizmet binası, olarak hizmet vermektedir."
Biraz uzun oldu ama hepsi çok önemli detaylar bence.Doktor Hikmet Hamdi'nin aynı zamanda ressam ve hattat oluşu,bu iş için Berlin'e araştırma yapmaya gönderilmesi..Bir dönem İtalyan askerlerinin müzeyi işgal etmesi..Binanın da başlı başına ayrı bir tarihi var daha. Ben o kadarını yazmayacağım.
Müzenin Kolleksiyon Politikası :
Sağlık Müzesi'nin koleksiyon politikası; sağlık bilgisine ve tıp bilimine ait belge ve nesneleri toplamak, kayıt altına almak, korumak, düzenlenecek sergiler ile kamu ve araştırmacıların hizmetine sunmakmış...
Ben siteye daha hiç bakmadan önce sağlık müzesi deyince aklıma ilk gelen şey hastalıklarla ilgili nesnelerin (hani bazı hastanelerde sergiliyorlar ya,böbrek taşı,ur vs gibi..) sergilendiği bir yer olabileceğiydi.Öyle hayal etmiştim:)Meraklıyım ya hani, önce fotoğraf galerisinden başladım bakmaya.Orda da boş şişeleri falan görünce baya bi hayal kırıklığına uğradım tabi:) Ama yine de güzel fotoğraflar var galeride.Hele bi tane "sağlıksız adam" portresi var ki çok güldüm ona:) Adamın haline değil onu birine benzetişime güldüm daha çok galiba:) Resimlerin açıklamaları olmadığı için ne olduklarını anlamak zor tabi.Galeriye bu sayfadan ulaşabilirsiniz.Resimlerin orta kısmından sağa doğru imleci getirdiğinizde ok işareti çıkıyor. Ben sonradan keşfettim siz de uğraşmayın resimlere ayrı ayrı tıklamakla."Resmi indir" butonuna tıkladığınız da da resmi bilgisayarınıza direkt indirmeyip ayrı bir sayfada açıyor.Bu şekilde resimleri indirmeden de ayrı bir sayfada büyük olarak görebiliyorsunuz. İşte birkaç tane de müzenin içinden genel görünüm;
Galeriye ayrıca birçok alet-edevat resmi koymuşlar ama bi steteskop resmi koymamışlar :( Çocukken bi steteskopumun olmasını ne kadar çok istemiştim...Steteskopu elinde olan doktor resimlerine,ya da tv deki reklamlardaki steteskoplu doktorlara nasıl da hayran hayran bakardım (Hastaneye gittiğimde ise steteskopu bile olsa o doktor gözüme karizmatik görünemezdi.Çünkü steteskopla dinledikten sonra receteye iğne yazacaklarını birçok kez tecrübe etmiştim:) )
O steteskop onun doktorluğunun ispatıydı sanki.Onu takınca içimizde neleri duyuyolar çok merak ederdim.Bi tanesi de steteskopu bana verip "al bak kendin dinle" demedi bana:) Oysa öyle bişi yapsalar ne kadar mutlu olacaktım.
Müze hakkındaki bilgilere isteyenler daha deyaylı olarak buradan Sağlık Müdürlüğü'nün kendi sayfasından ulaşabilirler.Ama bence gidip bizzat görmek lazım.Bu yıl bir müze kart alabilirsem eğer Lacerem'le birlikte müze müze gezeriz belki:) Geçen yıl ben mızıkçılık yapıp bilet kuyruğunda beklemekten sıkılınca girmekten vazgeçtiğimiz o müzeyle beraber..Bu da Lacerem'e açık teklifim olsun burdan..Ama yok birlikte de gidebiliriz diyen olursa ona da hayır demem yani:) Bilginize...
2 yorum:
Yorum Gönder