Daha çok şey var detaylar hakkında söyleyeceğim.Biyerden başlayayım,konuyu dağıta dağıta giderim nasılsa dimi:) Önceleri dikkat ederdim söze nerden başlayıp nasıl bitireceğime.Ama artık hiiiç uğraşmıyorum.Çünkü anlayan her hâlukârda anlıyor,
anlamayan da ne kadar anlatmaya çalışsam da anlamıyor.İyisi mi bırak dağınık kalsın dedim sonunda:)
Dünkü yazımda ben bu detayların hepsini toplayıp uzaya göndermek istemişim ama orda o hepsinden kasıt; "tiksinilesi,lanet getirilesi,gereksiz,yorucu,sinir bozucu" detayların hepsiydi esasen.Yoksa nasılsa bakterilerin faydalısı da varsa,bu detayların da olmazsa olmazları var elbette.Onlarla bi alıp veremediğim yok.Hiç detayın olmadığı bi hayat illa ki düşünülemez.Yani öyle bi hayat, hayat değil bi laboratuvar ortamı,biz de birer cyber gibi robot-insan ortası yaratıklar olurduk herhalde:)
Bugün bahsetmek istediğim tiksinilesi,lanet getirilesi,gereksiz,sinir bozucu detaylar.Yine telefon üzerinden bir örnek olacak ama cidden sinir bozucu bir durum bu bahsedeceğim.Bizim evde babamın 2,Hakan'ın (iş gereği ) 2, benim,annemin ve müco'nun da birer tane cep telefonlarımız var.Yani toplam 7 tane telefon.Ve bu cep telefonlarının bi tanesinin şarj aleti de diğerine uymuyor!!! Kaldı ki sadece telefon da değil,mp4 çalar,discman,kamera falan derken bi bakmışız her yanımızı şarj aletleri istila etmiş.Halbuki bu işin bi standardı olması çok mu zor? Yani her marka kafasına göre boy boy şekil şekil imal etmese şu şarj cihazlarını diyorum.Standart bi şarj cihazı olsa,her marka telefon,mp4 vs onunla şarj edilebilse,çok daha kolay olmaz mıydı hayat? Bi kere ekonomi açısından faydalı olurdu(tüketici namına tabi ki).Sonra bu şarj aletlerine evimizde bi oda tahsis etmemiz gerekmezdi (abartmıyorum,an meselesi bi odayı komple işgal etmeleri) .Sonra evdeki 3 erkek eşyalarını toplamaktan aciz olunca,bu şarj cihazlarını toplarken ya da ararken annemle ben kriz geçirmezdik.Ben kriz geçirince telefonu -yada her ne ise onu- ; şarj cihazını,kabloyu bırakıp, direkt prize sokmak istemezdim mesela:)
O çok iyi çözünürlüğü olan son model kameranız,bilmem kaç gb hafızası olan müzikçalarınız,3G'si bile olan telefonunuz, ya da her sabah kullandığınız traş makinanız,eğer şarj cihazını yada data kablosunu bulamıyorsanız, o an için koca bi hiç olup çıkıyor!!! Sizce de sinir bozucu değil mi? Nerde kaldı teknoloji? 2metre bi kabloya muhtaç kaldınız işte:) Halbuki evde şarj cihazından bol bişey yoktu değil mi? Ama yok,illâ ki ürünün üreticisinin ürünle birlikte verdiği o çok kıymetli şarj cihazı olucak! Aşağısı kurtarmaz! Ha, bu arada sakın o taklit olanlarından da kullanmayın,cıs olur cihazınız maazallah! Ve sakın şarj cihazlarınızı kötü kullanıp bozmayın,bi laptop şarj kablosu 90 liradan başlıyor mesela, demedi demeyin.
Bitti mi? Bitmedi...Yeni bi elektronik ürün alacağımda ya da aldığımda üründen önce şarj ve bağlantı kablolarını inceler oldum.Bi defa da tanıdık bi tasarımı olsun bu kabloların dimi? Ama yok,herseferinde o güne kadar sahip olduklarımın hiçbirine benzemeyen bi kablo yada şarj cihazı! Ne umuyorlar acaba,"waaaaw,böylesini göreceğim de hiç aklıma gelmezdi,adamlar neler yapmış" dememizi mi? Hepsinin canı cehenneme! "Kablolarını da topla ve defol" demek geçiyor içimden sadece.Allah aşkına,görevi sadece cihaza elektriği veya veriyi iletmek olan bi bağlantı kablosunu binbir çeşitte tasarlamanın,üretmenin neresi hoş yada kullanışlı? Kullanışlı ya da hoş olmadığına göre kriterlerin başka şeyler olduğu çok açık aslında değil mi?
Gelelim İngilizce'nin detayları mevzuuna; Bazılarınız diyor ki sen de girme,takılma o kadar çok detaylara.Canım kardeşim Erdem de şöyle demişti birkaç gün önce;
" Tensler falan hikaye zaten.Kim uyuyor ki konuşurken dilin kurallarına? Sen ne demek istediğini anlatabilsen yeter.Amerika'da biri adını sorduğunda "my name is..." diye cevap versen gülerler adama..."
Soruyorum size; o detaylar olmadan nasıl doğru dürüst ifade edebileceğim kendimi? Ben ki "geliyorum" dediğimde bile,bundan başka anlamlar çıkartılmasını istemeyen biri olarak; "geliyorum" demek isterken tense'leri karıştırıp ta ,"geleceğim,geldim,gelmeliyim vs..." demeyi kabul edebilir miyim sizce:) Öyle bişey ki "must" kullansam kendime ait bi zorunluluk, "have to" kullansam bi dış faktör tarafından gelen bi zorunluluk," should" kullansam tavsiye,öneri anlamı katmış oluyorum.Ama hepsi de cümlede -meli,-malı olarak çevriliyor neticede.Aradaki nüans farkını yakalayabilmek için neyin nerde,ne için kullanıldığını bilmem gerekmez mi söyler misiniz?Öneride bulunacağım derken,adama bişeyi dikte etmek,emretmek hoş olmasa gerek değil mi? İster mükemmeliyetçilik deyin,ister detaycılık,ister yaptığı işin hakkını vermek çabası olarak görün,ister abarttığımı düşünün.İngilizce'yi öğreneceksem layıkıyla öğrenmek istiyorum.Çok uzun sürecek belki,belki de başaramayacağım.Ama huy işte:) Olacaksa tam olsun demeden de edemiyorum.
Ben bu kadar çabaladıktan sonra öğrensem bile,öğrendiklerimin konuşma diline uymayacağı doğru elbette.Yukarıdaki örnekteki gibi; biri adımı sorsa bırakın "my name is..." demeyi,belki anlamayacağım bile adımı sorduğunu."O kadar da değil canım" demeyin.Kaçımız biliyoruz ki mesela yazışma dilinde "ASL?" diye sorulduğunda bunun (age,sex,location) yani; yaşın kaç,cinsiyetin ne ve nerelisin-nerdensin? demek olduğunu? Sizi bilmem ama ben çok sonra öğrenmiştim mesela.Konuşma dili yazın dilinden çok daha farklı elbette. E artık konuşabilecek kadar ilerlettiğimde, dilini düzgün konuşmayı seven & savunan bi Jack yada Neil bulup yazışarak öğrenirim konuşma dilini de:) Sizi bilirim ben,siz sormadan ben cevaplayayım hemen neden Erica yada Rosemary değil de, Jack yada Neil....Kabul edin biz bayanlar ne kadar dilimizi sevip düzgün kullanmaya çalışsak ta,bi yerde lafı uzatıp dallandırıp budaklandırabiliyoruz:) Beginner seviyesi için erkekler daha uygun bu açıdan bence...Direkt anlatıyolar meramlarını ne de olsa.Genelde ince eleyip sık dokumadıkları için basit cümleler kurmayı tercih ediyorlar.İstisnalar alınmasın üstüne ve istisnalıklarını bilsinler lütfen:)
Son olarak birşeye daha değinip bitiriyorum söyleyeceklerimi.Bazı arkadaşlar da "içnot" tanımlamama takılmışlar.Hatırlarsanız bir yazımda parantez içi yazılarımın uzunluğundan bahsetmiştim ve çare aramıştım bu duruma.İçnot,bu uzun parantez içi yazılarıma bulduğum alternatif:) Dipnot oluyor da içnot neden olmasın canım? TDK'dan izin yada onay aldım mı? Hayır. Ve sevmem de aslında uydurma tanımlamaları.Ama bazen de gerekiyormuş:) İçnot; bişeylere gönderme yapmak istediğimde,konuyla ilgili bi hatırlatma,altbilgi eklemek istediğimde,ya da konunun bana hatırlattığı alâkalı-alâkasız durumlardan bahsetmek istediğimde yazının ortasına eklediğim o paragrafın genel adı.Canım istediğinde böyle de kafama göre kurallar & tanımlar uyduran şımarık bi anlatıcıyım işte:) Beni böyle kabul ederseniz memnun olurum. Ve okuduğunuz için teşekkür eder,huzurlarınızdan ayrılırım...
0 yorum:
Yorum Gönder