Haritanın En Ücrâ Köşesi...

...Masidherya diye bir yer

11 Eylül 2010 Cumartesi

Referandum mu,Komedi mi,Güç Savaşı mı ?



En baştan söyleyeyim bu ne bir "evet" yazısıdır ne de "hayır".
   
    Bugüne kadar yerel seçimler hariç hiçbir partiye oy verebilmiş değilim.Oy verecek kadar,ve verdiğim oydan ileride pişmanlık duymayacağıma inanacak kadar güven vermedi bana hiçbir parti şimdiye kadar.Doğrusu merak etmişimdir;bir siyasi lidere koşulsuz güvenmek; sen günlük hayatını yaşarken,kişisel sorunların ve işlerinle uğraşırken,eğlenirken,dinlenirken;birilerinin senin huzurun için,ülkenin daha iyi bir geleceği olması için çalıştığına inanmak çok rahatlatıcı olsa gerek.Ama hiç sağlıklı değil ! Diğer yandan, güvenmediğin için yaptıkları her icraatın "ülkeyi ele geçirmek" için olduğu paranoyasında olmak da aynı derece de sağlıksız tabi.(Güvensizliğimin nedenlerine hiç girmeyeceğim.Herkesin hayatta siyasilere güvenmesine engel en az bir tecrübesi vardır muhtemelen. ) 

     Ne alakası var bunların referandumla demeyin.Alakası olmasa durum referandumdan çıkıp,genel seçim havasına girer miydi hiç?Çok büyük bir çoğunluk sadece taraf olduğu partiye aptalca koşulsuz güvendiği için evet ya da hayır diyor.Bunu çok iyi bilen siyasi partiler,bu sebeple özgür irademizle vermemiz gereken bir karara kendi görüşlerini dikte etmeye çalışıyor.Bu sebeple bunca kafamız şişiriliyor,sular bulandırılıyor,türlü güç gösterilerinde bulunuluyor...Başta çok kızmıştım her biri muhteşem saçamalama numuneleri olan bu propagandalara.Ama düşündükçe;masal tadında demokratik söylemlere inanmaya dünden razı,ya da birkaç  güzel sözle kafası karışan bu kadar büyük bir kitle varken,birilerinin getirisi olacak her fırsatı değerlendirmeleri çok normal gelmeye başladı.Klasik bir etki-tepki meselesi bu temelde.Bir yanda seçmen değil,tek bir sözleriyle "evet" ya da "hayır" diyecek kadar fanatik taraftarlar isteyen siyasetçiler;diğer yanda özgür irade faktörünü devreden çıkarıp kararlarını parti liderlerinin kararı yönünde otomatiğe bağlamış holiganları ! Evet evet,tam anlamıyla holiganlar.Pankartları,konvoyları,şarkıları ve sloganları...Hepsi tastamam!
Bayram namazından çıkan cemaate üzerinde "evet" yazan kağıt parçaları dağıtan zihniyetten de,duvarlara "hayır'lı bayramlar" afişleri asan zihniyetten de iğreniyorum.Ama o kağıdı alan,ya da o afişe bakıp da sırıtarak çok hoş olmuş diyebilen sevgili halkımıza kızgınlığım çok daha fazla.Bu tür basitliklere girmeden bayramlaşmayı bile beceremedik !   
    Tüm bunlara bakarak,yapılacak olan şeyin referandum tanımından çok uzak oldunu görmek zor olmasa gerek.(bakınız referandum tanımıSiyasetçisiyle,halkıyla,büyük bir kesimin içinde olduğu bu hastalıklı ruh hali,demokrasinin önünde yeryüzündeki tüm negatif yasalardan daha büyük bir engel oluşturuyor bence.Bu yüzden sözde referandumdan çok daha önemli bence bu tablo.Yasalar belli güç dengelerine göre bugün böyle olur,yarın şöyle...Kabul etseniz de bu böyle,kabul etmek istemeseniz de.
(Bugün halkoyunu  da devreye sokma ihtiyacı duyuyorlarsa,bu kendi aralarında paylaşamadıkları kadar büyük güç mevkiileri peşinde oluşlarındandır.) Yasalar değişir,hükümetler değişir ama bu yandaşçılık zihniyeti değişmedikçe hiçbirşey
düzene girmiyor ne yazık ki.

    Hiçbir partinin yandaşı olmasa bile kabul ettiği ideolojilerin dışına bir türlü çıkamayan dar görüşlüleri ve takım tutar gibi tuttuğu partisini coşkuyla destekleyip; karşı görüşteki parti ve kişileri baş düşmanı olarak görenleri bir kenara koyarsak,geriye kalan kısımdakilerin "evet" yada "hayır" deme sebeplerinin aslında ortak olduğunu farketmişsinizdir herhalde.Kimi evet derse demokrasinin sağlanacağına inanır,kimi hayır derse.Kararı bize göre yanlış bile olsa,istediği gerçekten demokrasi olan herkesin tüm evetlerini ve hayırlarını sindirebilmemiz gerekir.Demokratik düşündüğümüzü söylüyorsak,istediğimiz sahiden demokrasiyse,bir toplumda çeşitli
görüşte insanların olacağı gerçeğini kabul etmemiz gerekir önce.
     Ama bakıyorum da herkeste bir "doğruyu sadece ben görebilirim" ukalalığı,bir karamizahçılık  tutumu...Didişmeye harcadığımız enerjiyi birbirimizin nasıl bir dünya görüşüne,nasıl bir bakış açısına sahip olduğumuzu anlamaya çalışmak için kullansak,işte o zaman demokrasi adına ciddi anlamda yol katedebiliriz diye düşünüyorum.
   Sözde bunları hepimiz biliyoruz ama iş eyleme gelince farklı davranıyoruz nedense.Sanırım daha fazla dürüst olmamız lazım;hem kendimize hem de birbirimize karşı...
    Adalete,özgürlüğe,eşitliğe o kadar çok ihtiyacımız var ki,bunları sağlayabileceğine inandığımız en ufak şeylere bile çaresizce sarılırken aslında hepimizin aynı şeyleri istediğini göremiyoruz bile ! Anayasa tabi ki çok önemli ama işin sadece yazılı kısmı.Adalet için onu hakkıyla uygulayabilecek yetkililer ve hakkını aramayı bilen bilinçli halk da lazım.Sonucu bir adım öteye gidemeyen tartışmalarla zaman kaybedersek,uzun bir süre daha gerçekten demokratik bir Türkiye ütopya olarak kalacak gibi.
   Benim sonuçta ne çıkarsa çıksın çok somut beklentilerim yok bu referandumdan.Dediğim gibi,bu bir tür güçler karşılaşması aslında.Bir an önce A partisi ya da C partisi,siyasetçilerin -kanunların değil siyasetçilerin- kafalarına estiği gibi yönettiği gibi bir halk olmaktan çıkıp, siyasetçilerine ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek,ülkemizi bu bunalımdan kurtarıp esas anlamda demokratik bir ülke haline getirecek birer uygulayıcı olmayı öğretmemiz lazım ! Bu ;bunun için şu,onun için de bu lazım diye uzar gider ama uzatmayacağım daha fazla.   
     Son alarak;"blogda siyasetten bahsedilir mi hiç" anlayışında olanlara söylemek istediğim birkaç şey var.Bahsedilememesi için tek bir neden gösterebilir misiniz bana?Siyaset de hayatın bir parçası değil mi?Blogda sadece eğlenceli ya da gündelik
mevzular üzerine yazılıp konuşulabilir diye bir kural var da ben mi bilmiyorum?Ya da ciddi konularda konuşamayacak kadar sığ mı görüşlerimiz veya iletişimimiz?
    Tüm bunları yazmamın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin,bir işe yaramayacağının farkındayım.Böyle bir amacım ve de beklentim şimdiye kadar hiç olmadığı gibi,bu
konuda da yok.Yaşadıklarımı,düşündüklerimi,hissettiklerimi yazarak ifade etmeyi seviyorum hepsi bu.Çünkü bu; söyleyceklerimi tek seferde tüm arkadaşlarımla konuşmak gibi birşey...Geçmişe dönüp baktığımda,yaşadıklarıma dair somut izler görmek demek aynı zamanda benim için.Neyse,bundan daha önce de uzun uzun bahsetmiştim zaten.

    Yarın sandıkta cevabı ne olursa olsun ülkesi için düşünebilen...ülkesini düşünebilen... sadece kendi iradesiyle oy verecek herkese teşekkür eder,bu yazıya da burada son veririm.      

      
     


0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...