Haritanın En Ücrâ Köşesi...

...Masidherya diye bir yer

11 Ekim 2010 Pazartesi

Güneş Krizi

        Eskiden de üzülürdüm yaz biterken.Ama "yaz ne kadar enerjikse,sonbahar-kış da o kadar romantik" der avuturdum kendimi.Üstüme hırkamı çeker,yanıma kahvemi alır Teoman'dan "İstanbul'da sonbahar" ı dinlerken biryandan da kitabımı okurdum bi güzel mesela.Ama yok...Şimdi bunların hiçbirini yapasım yok...
       Hayatımı sanki suyla karbonhidratla vs. idame ettirmiyormuşum da,güneş enerjisiyle çalışıyormuşum gibi hissediyorum resmen. Damarlarımdan kanım çekiliyor,ağlamak istiyorum  durmaksızın ama ne mümkün.Yaza kadar gömün en iyisi siz beni,yaz gelince hala yaşıyorsam çıkartırsınız yeniden  demek istiyorum aileme.
       Sonra kızıp soğuğa inat açıyorum tüm camları sonuna kadar,en ince giysilerimi giyip meydan okumak istiyorum kışa.Hadi ne kadar üşütebiliyorsan üşüt,elinden geleni ardına koyma diye bağırmak istiyorum.Sonra bunun ilahi düzenin bi parçası olduğunu hatırlatıp kendime,vazgeçiyorum...
       Daha başındayken "nasıl biter bu kış" diye düşünürken bir an delireceğimi sanıyorum.İnsanlar böyle böyle deliriyor olmalı.Sahi,var mıdır kış geldi diye deliren?Yoksa bile ben ilk vaka olabilirim.Bencillik hayatta en sevmediğim,en çok midemi bulandıran şeylerden biridir.Ama şuan elimden gelse dönmesini durdurup,dünyanın diğer yarısını karanlığa,soğuğa mahkum edebilecek  kadar bencilce davranabilirim belki de.
       Bugün hava kısa bi süreliğine bile olsa güneşliydi.Sevgilisi haber vermeden terkedip, sonra da aniden geri dönünce şaşırıp kalan insanlar vardır ya,işte aynen öyle hissettim bugün kendimi.Dışarı çıkmak,ya da pencereden bakmak geldikçe içimden,güneş gözlüklerimi takmak istedim "seni görmek istemiyorum" diye.. Hayır kızgınlıktan değil.Onun yokluğuyla olan mücadelemde çok az da olsa yol alabilmişimdir belki diye..Başladığım noktaya geri dönmeyeyim diye...
       İçimde birşeyler parçalanıyor.Nasıl bir can acısıdır bu.Nasıl bir depresif ruh hali.Ruh astımı diye bi hastalık var mıdır acaba?Ne kadar derin nefes alırsam o kadar havasız kalıyorum sanki.Aldığım nefes ciğerlerime ulaşıyor hala hayatta olduğuma göre.Peki ruhuma nasıl ulaştıracağım? Varmı benle birlikte çığlık attığımda polis yada bekçi  gelmeyecek bi ormana gelebilecek olan biri? Nefes alamıyorum,ağlayamıyorum..bi de bağırmayı deneyeyim diyorum.Artık sesimin çıkmadığı zamana kadar...
       Kendinden başka yanında götürecek hiçbir şeyi olmayan,kış gelince sıcak ülkelere giden kuşlara bu kadar özenmemiştim hiç."Herşeyin bir ilki vardır" lafı böyle zamanlar için söylenmiş olmalı.
       Belki de sadece güneşsiz kalmaktan değil bunca acı.Bilmiyorum...Ama güneş olmadan hiçbirşeyle başedemeyecekmişim gibi geliyor şuan.Hayatımdaki herşey -hatta hayatım- güneşe endeksliymiş gibi geliyor.Umarım çabuk atlatabilirim.Umarım atlatabilirim...
       

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...