Haritanın En Ücrâ Köşesi...

...Masidherya diye bir yer

23 Ekim 2010 Cumartesi

"O" Gün (Devam )

       Sultanahmet Meydanı'ndaki 1001 icat sergisinde kalmıştım değil mi? Gitmeden önce alışkanlık gereği netten araştırmıştım.Resmi sitesinden izlediğim kısa filmi beğenmememe rağmen,birkaç blogda mutlaka gitmelisiniz gibi yazılar görünce ümitlenmiştim baya.Film birçok ödül almış ama zorla değil ya,ben beğenmedim.Kurgusu saçma geldi bana.
       Öğretmen "Her gruba tarihin farklı dönemleriyle ilgili birer araştırma konusu vereceğim" diyor önce.Bir sonraki cümleyse şu: " Ve soru da şu olacak.Seçtiğiniz dönemin..." Yani öğrencilere konuları kendi veriyorsa nasıl seçmiş olabilirler ki?Bu nasıl bir seçimdir:) Sonra en son gruba verdiği ödevin baştan zor olduğunu söyleyip neden öğrencilerin hevesini kaçırıyor?O mimikler ne öyle?Üstüne bir de "bakalım nasıl halledeceksiniz?" deyip meydan okuyor sanki çocuklara.Sonra çocuklar kütüphane görevlisinin yanına gidiyorlar soru sormak için, adam yüzlerine bile bakmıyor başta.Yan tarafa bakıyor.Çocuklar kibarca sordukları halde "ne istiyorsunuz" diye sertçe cevaplıyor.Bişeyler söyleyip "hadi bakalım gidin" diye başından savıyor çocukları sonra.Çocuklardan biri "belki de araştırmaya değmez" deyince inat yapıp "Esasında size göre bişeyler var" diyor.Madem var niye baştan kovuyorsun çocukları?Biraz sonra da başta suratsız davranan adam,çocuğa "benim genç dostum" diye hitap eden bi kıvama geliyor :) Sonra "şimdi,biliyorum buralara bir yerlere koymuştum" diye yukarılara doğru bakarak bi kitap arayışı var.Kitap da aşağıda bir rafta ve dümdüz o yöne doğru gidiyor zaten:)Kitabın yerini biliyorum ama biraz gizemli olsun havalarında :) 


       Ya araştırma faslı bittikten sonra öğretmenin bu üç çocuk gelmeden değerlendirme kısmına geçmesine ve sonra bir anda farkedip "onlar nerde" diye sormasına ne demeli? Topu topu 9 çocuk var zaten :) Ve yine aynı tavırla çocuklara "büyük ihtimalle çok zorlandınız" derken kadının saçlarını yolmak istedim.O kadar düşünceliysen başka bi konu verseydin ya !  


       Sergi icatlarından çok oyuncaklarıyla yer etti hafızamda malesef.Tabi ki iyi çalışmalara,icatlara da yer verilmişti.Ama diğerlerinin uğrattığı hayal kırıklığıyla tuz-buz olup gitti hepsi gözümde.Bahsedeyim birkaç tanesinden de,abartıyor muyum haklı mıyım siz karar verin.


       Bir tane kol vardı.Açıklamasında "Kolu çevirin,deney tüplerinde kaynayan maddeleri görün " yazıyordu.Çevirdik kolu,ışık yandı 4 sütunda da.Sütunların üst kısımlarında ingilizce Şeker,alkol ,sabun ,parfüm yazıyordu.Alt kısımlarında da renkli ışıklar yanıyordu.Ortada ne deney tüpü görebildik ne kaynayan birşey.Videoya da çekmiştim, defalarca izlememe rağmen göremedim.Orada anlayan ya da gören birine de rastlamadım.O ışıkların el gücüyle yandığını göstermeye çalışıyorlarsa tüptü maddeydi ne gerek vardı bunlara ?



       Yukarıdaki resimdeki tabloda önce bir kelimede ışık yanıyor yine.Sonra -resimde yanmadığı için görünmüyor gerçi- aralardaki küçük ledler artistik bi şekilde yanarak ilerliyor ve karşı taraftaki  telaffuzu ışık yanan kelimenin benzeri olan kelimeye ulaşıyor.Ve sanırım o da yanıyordu.Tabi seslendirme de var.Yalnız anlayamadım ben, Q ile başlayıp "ırmızı" diye devam eden  kelime hangi dile ait acaba? Ve altında Arap harfleriyle yazarken neden "y" harfi eklemişler.O "y", "zı" yı yumuşatıp "zi" gibi bişey yapmaz mı? (kırmızı'nın Arapçası falan değil bu arada ) Birşeyleri birşeylere zoraki uydurup ortaya birşey çıkarmışlar.Bu benzer kelimeleri ayırt edebilen sesli bir düzenekse ve ta ortaçağda icad edilmişse eğer,buna dair gerekli açıklama yoktu.O yüzden gözümde oyuncaktan öteye gidememesini mazur görün lütfen.
       İşte "pes yani" dediğim icat (!)


       Sol alt köşede de okuyabildiğiniz gibi 1'in 1 köşesi, 2'nin 2... köşesi vardır diye bi tez atmışlar ortaya.Daha 2'yi görünce "yok ben bunu kabul etmiyorum,o "z" resmen.Nerde görülmüş 2'nin öyle köşeli olduğu?" diye tepki verdim hemen.Haklı olduğum halde, sırf alışılagelmiş olduğu üzere  sunulanı kabul etmediğim için orada bulunanların ters bakışları da üzerimde toplandı o anda. Hesap makinelerinde bile öyle değil 2,ya da 3...4, 7 ve 9 ise tamamen komedi...


       Bu açıklamaya "suyun özellikleri" başlığını koyan zâtı da ayrıca tebrik etmesem olmazdı.


       Bu da "usturlab"ın tanıtıldığı kısımdan.Usturlab bir astronomi aletiymiş.Gezegen ve yıldızların konumlarını ve namaz saatlerini tespit etmek gibi birçok kullanım alanı varmış.Gerçeğini göremedik ama.Bu kısımda da astrolojiyle ilgili bir oyun koymuşlardı.Halbuki usturlabı görmeyi tercih ederdim.Oyunu oynamadık zaten.

       Serginin beğendiğim kısımlarına gelince ; Ambiyans iyi ayarlanmıştı.Dekorasyon gayet güzeldi.İcatlar hakkında, o icadın mucidi olan şahsın temsili görüntüsü ile onun ağzındanmış gibi videolu bilgilendirme fikri çok hoştu.Ahizelerle isteyenin dinlemesi de öyle.Dekordan da birkaç foto :


       Tavanda Hazerfan Çelebi...





       Ama sanırım serginin yıldızı El-Cezeri'nin "Filli Saat"iydi.



       Sergiyi ayağımıza kadar getirenlere bir şey için teşekkür edebilirim.Başka bir ülkede,ya da başka bi şehirde olduğuyla ilgili bir habere rastlasam (sergi ülke ülke geziyormuş bu arada ) sahiden merak ederdim.Beni merak etmekten kurtardıkları için sağolsunlar.Onun dışında bana pek birşey kattı diyemem.Birçok buluşun islam coğrafyası kökenli olduğunu daha önce de biliyordum zaten.Ve bununla gurur da duyarım.Tarihimle ve dinimle gayet barışık biriyimdir.Müslümanların ya da Osmanlı'nın ilkel toplumlar olarak yaşadıklarını savunan gülünesi gruptan değilim yani.İşte tam da bu yüzden yetersiz buldum sanırım sergiyi.İlkokuldayken gitseydim çok daha fazla hoşuma gidebilirdi mesela:) Ama şuan ışığı yak,kolu çevir,köşeleri hesapla... pek açmadı beni malesef.

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...